06 Eylül 2023

Gürültü Kirliliğine Karşı Elektrikli Taşıtlar

İnsan sağlığını ve doğal yaşamı tehdit ederek pek çok fiziksel, psikolojik, davranışsal ve bilişsel hasara yol açabilen gürültü kirliliğinin başlıca sebepleri arasında trafik kaynaklı gürültüler bulunuyor. Sessiz asfalt, ses bariyeri, gürültü sınırlamaları gibi uygulamalarla etkileri hafifletilmeye çalışılan gürültü kirliliğini azaltacak çözümler arasında elektrikli araçların kullanımının yaygınlaştırılması da bulunuyor.
 
Dünya Sağlık Örgütü, belirli bir eşiği aştığı takdirde gürültünün insan sağlığını tehdit etme potansiyeli taşıyan bir kirletici olduğunu ifade ediyor. Uyku konforunu azaltmanın yanı sıra, psikolojik ve fizyolojik etkilere de yol açtığı belirtilen gürültünün işitme hasarıyla ilgili kayıplara ve stres kaynaklı rahatsızlıklara sebep olduğu belirtiliyor.

Gürültü kirliliğinin etkileri
2020 tarihli “Avrupa’da Çevresel Gürültü” raporu bu konuda dikkat çekici istatistiklere yer veriyor. Kara yolu, tren yolu, hava yolu ve endüstri kaynaklı gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yeterli ölçüde dikkate alınmadığının ifade edildiği raporda Avrupa ölçeğinde 6,5 milyon insanın gürültü kaynaklı kronik uyku bozukluğu yaşadığına işaret ediliyor. Bununla birlikte, gürültünün öğrencilerin okul performanslarını da olumsuz yönde etkilediği; 12 bini aşkın öğrencinin gürültü kirliliğinden etkilendiği belirtiliyor. Veriler, AB ülkelerindeki vatandaşların yüzde 20’sinin sağlığı tehdit edecek ölçüde çevresel gürültüye maruz kaldığını, 113 milyon insanın trafikten kaynaklanan 55 desibel ve üzerindeki gürültüden etkilendiğini ortaya koyuyor. Rapor; Almanya, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde vatandaşların trafikten kaynaklanan gürültüye maruz kalma düzeyinin daha homojen olduğunu ifade ederken bu durumun güney ve doğu Avrupa ülkelerinde giderek daha heterojen bir görünüm kazandığını da tespit ediyor.
 
Bunlara ek olarak, gürültü kirliliğinin yalnızca insan sağlığını değil, hem karada hem de denizdeki tüm canlıların yaşamını olumsuz yönde etkilediğine de dikkat çekiliyor. Popülasyon yoğunluğunun azalmasına sebep olan gürültü kirliliğinin, canlıların ölüm oranını da artırdığı belirtiliyor.

Gürültü kirliliğinin nedenleri
Gürültü kirliliğinin oluşumuna yol açan pek çok etken bulunuyor. Bu etkenlerin başında inşaat, hava ve kara trafiği, toplumsal etkinlikler geliyor. Bununla birlikte, özellikle Avrupa Birliği bağlamında gürültü kirliliğinin başlıca sebebinin araç trafiği olduğu ifade ediliyor. Sanja Grubesa ve Mia Suhanek tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada sunulan veriler, kentlerdeki gürültünün yüzde 80’inin trafik kaynaklı olduğunu ortaya koyuyor. Taşıtların neden olduğu gürültüye tercih edilen araç türünün, yol ve tekerlek arasındaki sürtünmenin, sürücü davranışlarının sebep olduğu ifade ediliyor. İçten yanmalı motorlar, trafikteki başlıca gürültü kaynakları arasında nitelendiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü ise gürültü kirliliğinin hava kirliliğinden sonra en tehlikeli ikinci çevresel stres etkeni olduğunu belirtiyor.

Gürültü kirliliğine karşı çözüm önerileri
İnsan ve en genel anlamda canlı yaşamını olumsuz yönde etkileyerek pek çok fiziksel, psikolojik, davranışsal ve bilişsel hasara yol açabilen gürültü kirliliğine karşı geliştirilen çözüm önerilerinden bazıları gürültü sınırlamaları, düşük gürültülü asfalt ve lastikler, gürültü radarları... Örneğin Hollanda’daki Delft şehrinde uygulamaya alınan “sessiz asfalt” uygulaması, trafik kaynaklı gürültünün 4 ila 6 desibele kadar azaltılmasını mümkün hale getiriyor. Gürültü duvarı ya da bariyeri olarak adlandırılan uygulamalar da trafik kaynaklı gürültünün yol açtığı etkileri hafifletmek üzere yaygınlıkla tercih ediliyor.
 
Söz konusu tedbirlere ek olarak, daha kapsamlı ve gürültü kirliliğinin kökenine dair düzenlemeler yapılmasını gerektiren adımlar da atılıyor. Bunlar arasında düşük gürültü bölgelerinin tasarlanması, motorlu taşıtlar haricindeki ulaşım biçimlerinin teşvik edilmesi ve yürünebilir alanların çoğaltılması bulunuyor.

Gürültü kirliliğine karşı elektrikli taşıtlar
Elektrikli taşıtlar, trafikten kaynaklanan gürültü kirliliğini azaltmak üzere sıralanan başlıca alternatifler arasında bulunuyor. İçten yanmalı motora sahip araçlara kıyasla bütünüyle sessiz olarak tanımlanabilecek elektrikli taşıtlarda sürüş esnasında gürültü oluşumuna yalnızca rüzgar ve lastikler sebep oluyor. Bu durum, kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşan elektrikli taşıtların, insan sağlığı ve doğal yaşam üzerinde pek çok olumsuz etki doğuran gürültü kirliliğini azaltmak için önemli bir seçenek olduğunu gözler önüne seriyor.
 
Türkiye’nin önde gelen otobüs markası olan Otokar, sahip olduğu elektrikli otobüs ailesiyle hem Türkiye’de hem de dünyada bu dönüşümü teşvik ederek önemli bir rol üstleniyor. Otokar, 6,6 metre uzunluğunda ve 32 yolcu kapasitesine sahip e-Centro, 12 metre uzunluğunda ve 74 yolcu kapasitesine sahip e-Kent, 18,75 metre uzunluğunda ve 99 yolcu kapasitesine sahip e-Kent Körüklü otobüsleriyle elektrikli taşıtların şehir içi toplu taşımacılıktaki rolünü artırarak daha sessiz kentler için önemli bir hamlede bulunuyor.