22 Temmuz 2020

ÇEKİLİN YOLDAN!

‘Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk / Hiçbir yere gitmiyor…’ diyor Edip Cansever; belli ki o, büyüse de çocuk kalıp kendine hayret edenlerden… Hepimiz bir zamanlar çocuktuk. Küçükken oynadığınız oyunları hatırlamaya çalışın; eğer o zamanki hayal gücünüze şaşırıyorsanız çocuk ruhunuzu besleyen yaratıcılığınız bir yerlerde sekteye uğramış demektir.
 
Her şeye oyunla yaklaşma isteği çocuklara özgüdür. Ne yazık ki zaman geçtikçe işin rengi değişir. Yapıp edecekleri konusunda sürekli olarak direktiflere maruz kalan çocuk, sessizleşmeye ya da “büyümeye” başlar. Dışa dönüklük zamanla bir akşamsefası misali kapanır. Oysa yitirilmemesi gereken en önemli şey özgün bakıştır ve bunu sağlayan bir çocuğun her durumda yaratabildiği oyundur. Yetişkinlerin dümdüz baktığı dünyaya kafasının içinde oyunlar yaratarak yaklaşan taze zihin, kendine daha eğlenceli bir dünya oluşturur. İşte bu yüzden çocukken öğrenilenler geleceğin belirlenmesinde rol oynar. Yürümeyi öğrendikçe doğuştan bildiğimiz yüzmeyi nasıl unutuyorsak; vücudumuz geliştikçe esnekliğimizi nasıl kaybediyorsak; “büyüdükçe” oyuna daha az vakit ayırdığımız için, oyun ruhuyla gelen yaratıcılığımız da zamanla erir. Büyüme sürecinde çocuğun elinden oyunu alırsanız öğrenme eylemi onun için bir rutine dönüşür. Bu yüzden ona yaklaşırken temkinli olmakta, onu sınırlamamakta fayda var. Çocuğunuzun zihnine öyle tohumlar ekmelisiniz ki bu tohumlar dört mevsim yeşerebilmeli; başkalarıyla aynı şeye bakıp, oradan farklı sonuçlar çıkarabilmeli… Peki, çocuktaki yaratıcılığın önüne geçmemek için ne yapılmalı?
 
Sabırlı olun
Çocuğun yaratıcılık dönemi 4-6 yaşları arasında başlar. Onun bu yaşlarını iyi değerlendirmelisiniz. Özellikle bu yaşlarda her şeyi öğrenmek için size sürekli sorular soracak. Yapmanız gereken, bu soruları sabırla yanıtlamak. Çocukların “yanlış” düşünmediklerini, hayal güçlerinin zengin olduğunu, nesnelere farklı tanımlamalar getirebileceklerini aklınızdan çıkarmayın. Bu gibi durumlarda çocuğunuzun anlattıklarını düzeltmeyin. Çünkü bu soru sorma süreci de onun oyunlarından biri.  Ne kadar çok soru, o kadar farklı cevap demektir. Her cevap da farklı bir çözüm yolu olduğuna göre, çocuğunuz soruları sayesinde yaratıcılığını konuşturmaya hazır! Elbette soruları hep o sormayacak. Siz de ona tek bir cevabı olmayan, başka dünyaları hayal etmesini sağlayan sorular sorun. Çocuğunuzun düş gücüne yapacağınız yolculuk size de iyi gelecektir.
 
Yön vermeyin
Çocuğunuz kendi halinde oyun oynarken bazen görünmez hale gelmenizde fayda var. Devamlı gözetlenmek ya da ortalıkta birilerinin gezinmesi, onu içine kapatabilir. Sizden çekiniyor olabilir; “Ben onun anne-babasıyım, benden çekinmez.” diye düşünmeyin, bu oldukça doğal bir tepki. Bir çocuk oyuncaklarını dilediği şekilde konuşturmak, onlarla ilginç dünyalar kurmak ister. Siz ona her zaman katılmak zorunda değilsiniz. Bırakın istediği eşyaları istediği hayali karakterlere dönüştürsün; istediği renklerle istediği resimleri yapsın. Ona, “Öyle olmaz!” demek yerine kurduğu dünyanın hikayesini öğrenmeye çalışın. Anlattıklarının alternatiflerini birlikte bulmayı deneyebilirsiniz. Kendi dünyanıza ait tanımlamalarınızla onun dünyasına sızmaya kalkışmayın. Eğer bunu yaparsanız çocuğunuz kendine güvenemez, hiçbir şeyden emin olmaz. Bu durum onun yanardağını söndürür ve artık her şeyin cevabını sizden beklemeye başlar.
 
Yaratıcı zihin haritası
Çocukken edinilen yaratıcılık büyürken bazı süreçleri kolaylaştırır. Çocuk, aklında birikenleri sırası geldiğinde çekip çıkarabilir, hızlı bağlantılar kurup çözümler üretebilir. Büyüdükçe zihninin etrafına çekilecek sınırları tanımaz, özgürce düşünme yeteneğine sahip olur, kendine özgü sonuçlara ulaşır. Basit bir imge dahi zihnini harekete geçirebilir. Bu da zihinde keşiflere dayalı bir planlama süreci başlatır. Bu süreç eyleme ve uygulamaya dönüşür. Yaratıcılık sadece yeni bir fikir bulmak değil, bu fikri ilmeklerle örmek ve sonucuyla beraber üstlenmektir. Yaratıcı olmak, kişisel bir özelliğin ötesinde süreçler de yaratır. Bu süreçler çocuğun şimdisi ve geleceği için büyük önem taşır. Çünkü geleceği inşa etmek için bir “şimdi” gerekir. Bu nedenle kendini özgürce ifade edebilmek için çocuğunuz size güvenmeli. Ailesi olarak çocuğunuza sağlayacağınız güven, onda gelişmeye başlayan özgüvenin tuğlalarıdır. Siz onun önüne sadece tuğlaları koyun, bırakın evi kendisi yapsın.
 
Zihnini besleyin
Yaratıcılık, çocuğun yeşermeye/yetişmeye başladığı yerle, yani aileyle yakından alakalıdır. Bu durumda size büyük görev düşüyor. Daha güzel bir dünya için, çocuğunuzun yaratıcılığına ket vurmak yerine onun zihnini besleyin. Edip Cansever’in “Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi / O çocuklar büyüyecek”… mısralarını da göz önünde bulundurarak geleceğin çocukların avuçlarında durduğunu unutmayın.